Uyku Apnesi ve Uyku Kalitesi
Uyku apnesi, uyku sırasında üst solunum yolunun “nefes alma” fazında değişen derecelerdeki kollapsı nedeniyle en az 10 saniye ya da daha fazla süren ve kanda oksijen doygunluğundaki azalma ile birlikte seyreden, solunumun istemsiz olarak durması olarak tanımlanan önemli bir hastalıktır. Ayrıca solunum derinliğinin %50’den fazla azalması ve hafif hipoksemi ile karakterize hipopne ataklarının saatte 5 veya daha fazla olması olarak da tanımlanır. Solunum durmaları (apne) veya yüzeyselleşmesi (hipopne) gece içinde yüzlerce defa tekrarlayabilmekte ve bunların ancak çok az bir kısmı hastanın yakınları tarafından fark edilmektedir (Kaynak ve Ardıç, 2011). Uyku apnesi acil tedavi gerektiren yaşamsal önemi olan bir hastalıktır. Zamanında tedavi edilemezse kalp krizi, felç, iktidarsızlık, düzensiz kalp atışları, kontrol edilemeyen kan basıncı gibi sorunlara yol açmakta ve önlem alınmadığı taktirde ölümle sonuçlanabilmektedir. Ayrıca kazalara, iş verimsizliğine ve sosyal problemlere neden olabilen gün içi aşırı uyku haline sebep olmaktadır (Demir, 2011). Yapılan çalışmalar, trafik kazalarının üçte birinin, uyku apnesi sendromunun yol açtığı uyku halinden kaynaklandığını göstermektedir (Dünya Uyku Günü Kaza ve Uyku Apnesi Paneli Basın Bülteni, 2012). Çernobil nükleer santral kazasının bir uyku apneli çalışan nedeniyle geliştiği bilinmektedir.
Uyku apnesinin kesin tanısı ve şiddetinin ölçülmesi; uyku laboratuarlarında, “polisomnografi – uyku testi” (PSG) adı verilen, hastanın uykunun farklı evreleri sırasında ortaya çıkan solunum özellikleri, kanın oksijenlenmesi, elektrokardiyografi (EKG) kullanılarak kalp hareketleri, elektroensefalografi (EEG) kullanılarak beyin fonksiyonları, elektrookulografi (EOG) kullanılarak göz hareketleri, elektromyografi (EMG) kullanılarak kas fonksiyonlarının aynı anda kaydedildiği bir tetkikle gerçekleştirilmektedir (Correa ve Laciar, 2009). Fakat bu tetkik için özel bir uyku odası inşa edilmesi gerekmekte, bu da maliyetli bir çözüm olduğu için kısıtlı sayıdaki merkezler tarafından sağlanabilmektedir. Ayrıca, uyku testi odası gün boyunca sadece bir hasta tarafından kullanılabilmekte, bu yüzden kısıtlı bir hasta sayısı için tanı hizmeti verilebilmektedir (Correa ve Laciar, 2009). Hastanın ölçümler için gece boyunca hastanede kalmasını gerektiren bu yöntem, bazı hastalar tarafından zorunlu kalınmadıkça tercih edilmemektedir. Bu nedenle fark edilmesi güç bir hastalık olan uyku apnesinin tanısı bir kat daha zorlaşmaktadır. Uyku bozuklukları ile ilgilenen uzmanlar hastada olası uyku apnesini tanımlayabilecek, taşınabilir cihaz yardımıyla hastaların evlerinde uyku sürecini kaydedip, ciddi sorun saptanan hastaları polisomnografi laboratuarında incelemeye almanın maliyet-etkinlik açısından daha anlamlı olacağını öne sürerek evde kullanılabilecek taşınabilir polisomnograflara ihtiyacı belirtmişlerdir. Hastane koşullarında polisomnografi yapılan hastaların yaklaşık %15’inde “basit horlama” saptandığı göz önünde bulundurulduğunda, evde yapılan ölçümlerle uyku laboratuarlarının da gereksiz yere bloke edilmesinin de önüne geçilebileceği düşünülmüştür. Günümüzde evde kullanılmak üzere geliştirilen hasta takip cihazı çözümleri (ApneaLinkTM v.b.) ise hastanın solunum aparatları takmasını gerektirmekte, gece boyunca hareket kısıtlılığı yaşaması sonucunda doğal olmayan ve rahatsız bir uyku seyrine yol açmaktadır. Dolayısıyla var olan cihazların daha kablosuz hale getirilmesi hasta ve hekim açısından son derece önemlidir.
Her gece birkaç hastanın değerlendirilebildiği uyku laboratuvarlarında hasta randevuları aylar sonrasına verilebilmektedir. Evde tanı çözümlerinde ise temel sorun olarak kabloların uyku öncesi yanlış yerleştirilmesi ve uykuda kabloların çıkması ile karşılaşılmaktadır.
Prof. Dr. Füsun Eyüboğlu
Bu bilgiler ışığında, Uzaktan Uyku Apnesi Takip ve Karar Destek Sistemi Ar-Ge projemiz kapsamında, uyku apnesi erken tanısı ve tedavi takibinde kullanılmak üzere, kalp ritmi, solunum hareketleri, kandaki oksijen yoğunluğu ölçümlerini gerçek zamanlı olarak gerçekleştiren, kaydeden, yorumlayan ve apne alanlarını tespit eden taşınabilir bir ölçüm cihazı geliştirilmiştir. Kaydedilen veriler, grafikler, veri işleme ve sınıflandırma algoritmaları ile oluşturulan raporlar halinde hekimlere sunulabilmektedir. Tüm verilerin yorumlanarak rapor halinde görüntülenmesini ve incelenmesini sağlayan entegre ve web tabanlı yazılımların da geliştirilmesi gerçekleştirilmiştir. Olası hastalar için, PSG testi uygulanmadan, evlerinde takip edilerek ön değerlendirme yapılabilecekleri, zaman ve kaynak maliyetleri düşürülerek ve yaşam standartlarının yükseltilebileceği yaygın uygulama imkanı oluşturulmuştur. Evde uygulanan mevcut yöntemlerdeki kablo ve solunum aparatlarından kaynaklanan kullanım zorlukları, kullanım yanlışlıkları ve yanlış bilgi oluşumları aşılarak elektriksel empedans ölçüm tekniklerinin kullanıldığı, solunum aparatı gerektirmeyen, kablosuz, yenilikçi ve özgün bir çözüm gerçekleştirilmiştir.